Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguín’i bugün bir kez daha Cumhurbaşkanlığı’nda kabul etti.

Holguin ile görüşmesinin ardından basına açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Tatar, mülkiyet meselesine dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Rum liderliğinin son dönemde taşınmazlar üzerinden halkımıza hedef alan siyasi amaçlı baskı ve sindirme politikası açık şekilde ortadadır. Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını yönelik bu tutumun hukukla ilgisi yoktur” dedi.

“Bu tutum devam ettikçe sağlıklı bir diyalog ortamından söz etmek mümkün değil”

“KKTC sınırları içinde yatırım yapan ya da mülkiyet işlemi gerçekleştiren insanlar siyasi gerekçelerle suç işliyormuş gibi gösterilmekte, bu şekilde bir korku ortamı yaratılmak istenmektedir” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasının devamında ise şunları kaydetti:

Bahçeli ve Ercan’da uyuşturucu
Bahçeli ve Ercan’da uyuşturucu
İçeriği Görüntüle

“Bu sadece bireylerin haklarını değil, iki halk arasındaki güveni ve gelecekteki uzlaşı ihtimalini de hedef alan tehlikeli bir yaklaşımdır. Bu tutum devam ettikçe, sağlıklı bir diyalog ortamından söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle böylesine bir zihniyete itibar göstermek hem bu faaliyetleri normalleştirme hem de BM Genel Sekreteri’nin ifade ettiği yeni atmosfere zarar verme anlamıma gelir. Düşmanca ve halkımızın özgürlüğünü, refah ve huzurunu hedefleyen bu siyasete tolerans gösterme dönemi sona ermiştir.”

“Üçlü görüşme önerisine olumlu yanıt vermememin nedeniyle çok net”

Cumhurbaşkanı Tatar, “Sayın Hristodulidis’in talebi doğrultusunda Sayın Holguín tarafından iletilen üçlü görüşme önerisine olumlu yanıt vermememin nedenleri çok nettir ve ilkeseldir” ifadelerini kullandı.

Tatar, “Bu karar herhangi bir duygusal tepkiyle değil, halkımızın güvenliğini ve haklarını esas alan bir yaklaşımla alınmıştır” açıklamasını yaptı.

“Bize saldırmaya devam ettikçe karşılığı görecektir”

“Rum lider bize saldırmaya devam ettikçe benzer karşılığı görecektir. Tehdit ve şantaja asla prim vermeyeceğim” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasının devamında ise şunları kaydetti:

“Bu konudaki uyarılarımı sadece bugün değil, Mart ayında Cenevre’deki genişletilmiş gayriresmi toplantıda; 2 Nisan ve 5 Mayıs tarihlerinde Lefkoşa’da Sayın Hristodulidis’e ve aynı gün BM Genel Sekreterimi özel temsilcisi Colin Stewart’a da açık şekilde ifade ettim. Aynı değerlendirmeyi geçtiğimiz pazartesi günü Sayın Holguín ile yaptığım görüşmede de yineledim. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın António Guterres’e büyük saygı duyuyorum. Kıbrıs meselesine gösterdiği ilgi ve iki taraf arasında işbirliği yapılmasına yönelik yapıcı yaklaşımını takdir ediyorum. Kendisinin görevlendirdiği Kişisel Temsilcisi Sayın Maria Angela Holguín’e de temasları sırasında sergilediği yaklaşım için teşekkür ederim.

Ancak mülkiyet meselesini yargıyı da alet ederek bir baskı aracı haline getirmek suretiyle halkımızı hedef alan Sayın Hristodulidis’in, bu yaklaşımını değiştirmeden itibarlı bir muhatap olarak değerlendirilemeyeceği açıktır.”

“Diyaloğa değil, çıkmaza hizmet etmektedir”

Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderin gerilimi artıran bu siyasetinin diyaloga değil, çıkmaza hizmet ettiğini vurgulayarak, “Kıbrıs Türk halkına uzun süredir uygulanan izolasyon ve insan hakları ihlalleri karşısında, içimizden bazı çevrelerin Rum liderliğinin söylem ve uygulamalarına karşı sessiz kalması, hatta bunlara destek veren bir tutum takınması kabul edilemez” diye konuştu.

“Bu bir siyaset değil, siyaset kılıfına bürünmüş bir teslimiyettir”

Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu davranış, halkımızın peşine düşen ve suçlu muamelesi yapan bir zihniyetin göz ardı edilmesi değil, ona zımnen destek verilmesidir. Günlük siyasi çıkarlar uğruna bu baskıcı politikaları meşru göstermeye çalışmak, halkımıza karşı süregelen adaletsizliklerin devamına katkı koymak demektir. Bu bir siyaset değil, siyaset kılıfına bürünmüş bir teslimiyettir. Ben bu anlayışı reddediyorum. Ben halkımızın haklarını, onurunu ve geleceğini kararlılıkla savunuyorum ve savunmaya devam edeceğim. Benim için öncelik, halkımızın huzuru, güvenliği ve haklarının korunmasıdır” açıklamasını yaptı.